Başarının 4 Basamağı ve Başarı Kriterleri
İlkokulda yüksek notlar almak, 8.sınıfta lise giriş sınavından yüksek puanlar almak, üniversite hazırlık sınavında ilk 100'e girmek, üniversiteden yüksek not ortalamasıyla mezun olmak, sabah 9 akşam 5 yüksek maaşlı bir işe girmek, çok ünlü veya zengin bir iş insanı olmak… Toplumsal normların dayattığı algılardan örnekler vermeye devam edersem bu liste sonsuza dek uzar gider, değil mi? Eminim ki ben bu örnekleri verirken sizin de aklınıza bir bu kadar daha gelmiştir. Doğru olmayan bu dayatmalardan örnek verirken bile aklımıza sınırsız sayıda farklı örnek gelirken başarıyı tek bir kalıba sokmak ve bunun mutlak doğru olduğunu düşünmek çok büyük bir yanılgıdır.
Peki Nedir Başarının Tanımı?
Bana göre başarı, uğruna mücadele edeceğimiz bir amaç bulmak, bu amaç uğrunda zamanımızı ve eforumuzu ortaya koyarak bizi tatmin edecek şekilde, kendimize veya çevremize yararı olan bir sonuç elde etmektir. Kişisel doyuma ulaştığımız ve kendimizle gurur duyduğumuz andır. Başkalarının veya toplumun bize dayattığı, dayatmaya çalıştığı başarı tanımları eğer ortak çıkarlarımızla uyuşmuyorsa, hatta daha basit tabirle istemediğimiz ve hayat planlarımızda olmayan şeylerse bizi aşağıya çekmekten başka bir işe yaramayacaktır. Önemli olan bizim yapmayı istediğimiz, yaparken Dünyaya değer katabildiğimiz, hayatımıza anlam kazandırabildiğimiz işlerle uğraşmaktır. Bunu bulabilmek ve hayata geçirebilmek, her bireyin kendi görevidir.
Başarının Basamakları
İlk Adım: İnanmak
Kişisel gelişim kitaplarındaki “yapabilirsin, sadece kendine inan, her şey çok kolay” gibi klişelerden tabii ki bahsetmeyeceğim. Bir yolculuğa çıkarken en zor adım atılan ilk adımdır. İlk adımdan sonrası ise harcanan eforla doğru orantılı olarak gittikçe kolaylaşır. Peki nasıl inanacağız, nedir kendine inanmak?
İlk paragrafta dediğim gibi, klişelerden bahsetmeyi doğru bulmuyorum. İnanmak için öncelikle kapasitemizin farkında olmamız gerekir. Farkındalık olduktan sonra neler yapabileceğimize, nelerin bizim için doğru olduğuna karar verebiliriz. Beceriler tabii ki bir düzeye kadar geliştirilebilir fakat kabul etmeliyiz ki bazen ne yaparsak yapalım yetersizdir. Örnek olarak futbolu çok seviyor ve çok sıkı çalışıyor olabiliriz. Gecemizi gündüzümüzü bu işe adayıp elimizden geleni yapıyor olabiliriz. Fakat ne olursa olsun her zaman bizden daha iyileri daha az efor sarf ederek veya bizimle aynı eforu sarf ederek bizden daha iyi noktalara gelebilmektedir. İşte bu noktada oturup sakince düşünmemiz ve neye gerçekten yatkın olup neye yatkın olmadığımıza karar vermemiz, harcadığımız eforun karşılığını alabileceğimize emin olmamız gerekir. Bu aşamayı geçebildikten sonra, kendimizi bir konuda daha iyi tanımış oluruz. Artık inanmaya ve bu yolda mücadele etmeye hazırız.
İkinci Adım: Hedef
Kapasitemizi ve harcayacağımız emeği göz önünde bulundurarak bir yol haritası belirledik ve hedefimizi net olarak belirlemek için ilk adımı attık. Peki sonrası nasıl olacak?
Futbol örneğinden devam etmek istiyorum. Futbolcu olmaya karar verdik ve kendimize bu alanda başarılı olacağımıza dair söz verdik. Şimdi sırada hangi mevkide oynayacağımızı belirlemek var. Forvet mi? Orta saha mı? Defans mı? Yoksa kaleci mi? Bunları belirlemek için ise kendimize sormamız gereken sorular var. Aslında bu sorular ilk maddede bahsettiğim yetkinlik belirleme aşamasında bize yardımcı olacak sorulardır. Bu aşamada ise daha derinlemesine ve nokta atışı yerlere dokunmaya çalışıyoruz. Futbol mu basketbol mu? Sorusuna değil, eğer futbolsa futbolun hangi alanı? Sorusuna cevap arıyoruz.
Hızlı koşabiliyorsak forvet, iyi paslar atabiliyorsak ve takımı iyi yönetebiliyorsak orta saha, uzun boyluysak ve kısmen daha kuvvetli bir fiziğe sahipsek defans, hızlı reflekslerimiz ve esnekliğimiz varsa kaleci olma yolunda ilerlemek bizim için daha isabetli olacaktır. İzlediğimiz yol doğru sorularla ve mantıklı seçimlerle bizim için en doğru olduğuna inandığımız alanda ilerlemektir. Artık geriye çalışmak ve disiplinli bir hayat tarzına sahip olmak kalıyor.
Üçüncü Adım: Çalışmak
En zor olduğu düşünülen fakat aslında öyle olmayan adıma geldik. Çalışmak!
Birçok kişiye göre çalışmak tam bir işkence çünkü ne istediklerini bilmeden, kendilerinin ve yapabileceklerinin farkında olmadan başka işlere başlıyor, sonrasında ise maalesef tam bir kaos ortamıyla karşı karşıya kalıyorlar.
Bence bu cümle her şeyi en iyi şekilde açıklıyor. İnsanların yaptığı işi işkence hâline getirmesinin tek sebebi budur. Çünkü gerçekten o işten keyif aldığımız zaman, zamanın nasıl akıp gittiğinin farkında dahi olmayız. İşi yapmak istemiyorsak veya bize uygun olduğunu düşünmüyorsak bırakmamız ve kendimize başarılı olacağınız başka uğraşlar bulmamız gereklidir. Yoksa akıntıya karşı kulaç atıyor ve sürükleniyoruz demektir.
Zaten işimizi sevdiğimiz zaman, her an onu icra edebilmek için can atıyor ve canla başla çalışıyor olacağız.
Dördüncü Adım: Devamlılık
Yaptığımız bir işte başarıya ulaşmak için atmamız gereken son adım devamlılık adımıdır. Kendimize koyduğunuz hedef doğrultusunda süreklilik sağlamamız, hedefimiz için her gün belirli ölçüde emek sarf etmemiz gerekir. Evet, sevdiğimiz işi yapıyorsak çalışmış sayılmayız ve bu bize işkence olmaz dedik. Fakat sonuçta hepimiz insanız ve hepimizin hayatlarında inişler ve çıkışlar vardır. İşte bu inişler ve çıkışlarda devamlılığımızı korumak için bize gereken en önemli şey, devamlılık kapısının anahtarı disiplindir. Peki disiplin nedir?
Disiplin, belirlediğimiz hedef doğrultusunda ne olursa olsun var gücümüzle yol kat etmektir. Zor zamanlarda dahi duygularımızı bir kenara koyup yapmamız gereken işi yapabilme becerisine sahip olmaktır. Bazen her şey yolunda gitmeyebilir. Fakat bizi diğerlerinden ayıran, başarılı olmamızı belirleyen faktör bu durumlarda ne kadar ayakta kalabildiğimiz ve sürekliliğimizi sağlayabilmemizdir. Hiçbir şey yapmamaktansa, ufak da olsa her gün küçük bir iş yapmak bile bir devamlılık örneğidir ve bizi de başarıya ulaştıran, hayati derecede önemli olan son adım budur.
Bu adımlar hakkını vererek uygulandığında ulaşılacak son kaçınılmazdır.
BAŞARI!
Görkem Yeşil
Yazıyı beğendiyseniz alkış atarak ve paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. (Maksimum 50'ye kadar alkış atılabildiğini biliyor muydunuz?)
Bana sosyal medya hesaplarımdan veya goryesi1391@gmail.com mail hesabımdan ulaşabilirsiniz.